16 Ocak 2008 Çarşamba

Bir şimdiki zaman eki olarak “yor”

Dilber Müge Eti

Sevi”yor”um
Düşünü”yor”um
Yemek yi”yor”um
Sevişi”yor”um....

Türkçe ve edebiyat öğretmenlerimin hepsinin kulakları çınlasın...

Onca yıl öğretmeye çalıştılar. Direkt anlatımıyla “...yor..” takısı şimdiki zamanı tanımlar. Ne geçmişi içerir ne de geleceği. Ama bazen, hatta sık sık nasıl da unuturuz bu basit kuralı... Defalarca öğretilmesine, yüklem derdine düşmüş onca cümle kurma çabası içinde olmamıza rağmen...

Ne bir evliliğe ne de bir ilişkiye hele hele 30’lu yaşlarını süren bireyler olarak “biter-bitecek nasıl olsa” diye başlamayız. O günlerde (ki bu bitene kadar) o “yor”lar nedense hep gelmişi geçmişi şuanı yani tüm zaman dilimini kapsar. İnatla gönül, kurallara karşı çıkıp inanır bu zaman dilimine. Bu zaman diliminin en acı kurbanı da tılsımlı “Seni sevi’yor’um” tümcesidir.

Gramer olarak baktığınızda ne kadar da yalın değil mi aslında... Son derece basit. Şimdiki zamanı ifade ediyor cümle. Ancak gönül ve kendinden geçmiş akıl bu cümleyi geniş zaman algılamayı tercih ediyor.

Pek tabii şimdiki zaman ekinin yanlış yorumlanmasından ötürü Türkçe dilbilgisi sınavından aldığınız kırık not ile, hayatınıza biçilen kırık not arasında hasar bakımından nüans var.

Seni sevi”yor”um.

O an öyleydi.

Hissettim ama şu an değil.. bitti.. “pardon”

Ama ama ama diye kala kalırsın. Hani işi kıracaktık, hani rakı içecektik birlikte.. 16’sında konser yok muydu, gidecektik...

Ne farkeder ki adam/kadın o sözleri o an söylemişti, o an öyle hissediyordu, o an öyle istiyordu. O anın şimdiki zamanını anlatmıştı. Zaman değiştiyse hiçbir his ayniyle vaki değil, olmak zorunda da değil. Ama bu kadar basit midir...

Ne geçmiş bugünün, ne de bugün geleceğin teminatı değil. Dilbilgisi diye hafife aldığımız dersler meğer ne büyük hayat meselelerine ışık tutuyormuş...

Hiç yorum yok: