28 Aralık 2007 Cuma

2007’den 2008’e geçerken

Çağlayan Kent Ergönül

Rakamların dilinden anlamam. Kimisi tek sayılı senelerin uğursuzluğundan bahsediyor. O nedenle çift sayılı senelerin iyi geçeceğine inanılıyor. Ben bunlara pek inanmam. Çünkü gayet net hatırlıyorum ki, 1997 yılında çok ama çok iyi bir sene geçirmiş, 1998’de hayata bakış açımı yekten değiştirecek bir tokat yemiştim. Yine tek sayılı bir sene olan 1999’da kocamla biraraya gelmiş ve evlenmeye karar vermiştik. Eh bir kadın için evliliğe adım atmak, o seneyi komple mutlu yapmaya yeter zaten. Demek ki tek ya da çift sayının bu işle istatistiki bir bağlantısı yok.

2007 hayatımda geçirdiğim belki de en kötü seneydi. Ama bana çok şey öğretti hayata dair. Bir nevi kırılma noktasıydı diyebilirim. Bu kırılma noktasında aldığım yaralar sayesinde yürürken önüme bakmam gerektiğini öğrenip öğrenmediğimi ise önümüzdeki seneler gösterecek. Şimdilik sadece bunların bir listesini yapabiliyorum ve sizinle paylaşmak istiyorum. Bu liste benim 2007’deki kişisel tecrübelerim kadar etrafımda olup bitenlerden de etkilenerek hazırladığım bir liste:

- Dinlemek... Kendini dinlemek, sana söylenenleri dinlemek, bir parçayı dinlemek... Ama kulak vererek dinlemek.
- Özümsemek.. Dinlediklerini, hazmetmek. Her kelimeye bir açık bir de kapalı kapı bırakmak...
- Güvenmek... Descartes demiş ki “Doğrunun yolu şüpheden geçer”. Güven duyarken, kendinizi ve insanları yormadan ama şüphe payıyla güven duyabilmek...
- Zaman... Hem zehir hem panzehir. Hayatta herşeye zaman tanınmaz. Bazen acele etmeli.
- Sevmek... Çok soru sormadan, fazla kurcalamadan, sakin sakin sevmek... Zamana ve koşullara göre gerekiyorsa uzaktan gerekiyorsa yakından, bazen kırıp dökerek, bazen coşarak sevmek...
- Çalışmak... Ama para kazanmak için, ama üretmek için çalışmak... Mutlu olduğun işi yapmak, ancak tatmin olduğun işi bitmiş kabul etmek...
- Düşünmek... Fazla düşünmeyin!
- Aile... Ait olduğunuz en anlamlı grup. Kalabalık bir aile sofrasının keyfi hiçbirşeyle ölçülemez. Bu imkanı bana sağlayan kalabalık aileme binlerce teşekkür... Üremeye devam!
- Dostluk... Bunu daha önce yazmıştım. Her tanıdık arkadaş, her arkadaş da dost değildir. Kötü gün dostu ise vicdan temizliğinden başka birşey değildir. Dost aslında mutlu ve güçlü günlerinizde sizin yanınızda olabilme kudretine sahip olanlardır.
- Evlat... Gerçek sabrı, erdemi insanoğluna öğretebilen tek yaratı. Bir evlat yetiştirme becerisine herkes sahip değildir ve herkes anne baba olmamalıdır.
- Evlilik... Yaşlandığımızda yanınızda olacak ve size hayatı kolay yapan can yoldaşını 20’li ve 30’lu yaşlarda el yordamıyla ve bazı saçma sapan kriterlerle seçme sanatı. Bazı olaylar size kararlarınızı test ettirir. Ben bu testlerden kocamın gerçek can yoldaşım olduğu fikri ile çıktım.
- Aşk... Tamamen hormonal bir durum. Her hormon gibi iniş çıkışları vardır. Kalple de bir alakası yoktur. Olduğunu sanırsanız büyük bir yanılgıya düşersiniz.

Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı. 2007’de yaşanan ne varsa bırakın orada kalsınlar. Yeni yıl yeni yepyeni mutluluklara gebe olsun...

27 Aralık 2007 Perşembe

Başını dola hayatın, bat çık, üç zincir çek....

Dilber Müge Eti

Mükemmeli yakalamak için çırpınan kadınlar zinciri olduk iyice...

Evine birkaç renk katmak için bayramda annesinden esinlenmiş, hafifte depresyon modundan destek almış, alıp eline tığı ipi, gözü ipine atlamaya çalışan kedisinde olan, bir yandan da televizyondaki Candan Erçetin konserini takip etmeye çalışıp motife odaklanmış bir kadın tablosu çiziyorum. En azından dışarıdan öyle gözüküyor...

Ya aklımdan geçenler...

Genelde böyle olmaz mı zaten, farkında olmadan daha az düşünmenin bir yolu olarak seçtiğimiz bir yolda, daha çok düşünür bulmaz mıyız kendimizi...

Babam sağlığına yine dikkat etmiyor, akşam ağır yemek yedi... Annemin bakışları bu akşam farklı mıydı yoksa, keyfimi kaçık, bak anlatmadı birşey... Kardeşimin ne güzel yüzü gülüyordu... ? Neden açmadı telefonu.... ses seda yok... Ya 11 yıldır tanıdığım arkadaşım nasıl karıştırdı böyle ortalığı.. Dur sabah erkenden çıkan haberleri göndereyim müşteriye..... bak su faturası da gelmiş....

Ne kadar basit ama hayata dair, ancak ucu bucağı belli olmayan binlerce şey geçiyor aklımdan.. halbuki müzik dinleyip keyif alıp, şu üç zinciri doğru dürüst çekebilmekti tek derdim bu gece...

Bak yine kontrolden çıkıyor herşey...

Bazen tek derdim bu gibi hissediyorum.. Kontrolün bende olması...

Bu kontrolmania, birileri sürekli birşeyleri sorduğu, cevaplarımın hazır olması gerektiği için mi geçmişti bana, yoksa ben kontrolün bende olmasını istediğim için mi bana sorulur olmuştu birçok şey...

Bu durumun ne hissettirdiğinden emin olamayıp şu an bile şikayetçimisin ki bundan diye geçiyorum aklımdan.. Sanmam... İnsanın kendi tercihidir bunlar...

Belki de genç kızlık dönemlerinde seçilen ve tanımlanan bir yoldu bu... Ailenin seni kuvvetli görmesi ve güvenmesi ile başlayan sorumluluk duygusu, çabuk büyütmüştü belki de...Ardından verilen bir kararla erken başlayan iş hayatı...

Bunlara baktığında hayatta alınacak kararların başını dolayıp, istediğin zinciri çekip motifi geçekleştirmek kolay olsa da, sanırım bir süre sonra motiften bile endişe duyar oluyor insan. İstediği kadar şükreder ve mutlu pozisyonda olursa olsun...

İstediğiniz kadar herşeyi kontrol altında tutmaya çalışın, unutmayın ki o duruma başkaları da dahil oluyorsa (aile, eski sevgili, mevcut sevgili, dostlar, arkadaşlar vs...) çok da elinde olmuyor bazen herşey, kontrol yönünü şaşırmış bir direksiyona benziyor. Belki de zorlamamak lazım günün sonunda çok fazla..

Aile başka birşey ancak ya diğerleri... Sen istemedin diye onların yapacaklarını değiştirebilir misin.

Akışına bırakmak lazım belki de bazı şeyleri ama kendi değerini, mutluluğunu unutmadan..

Bunca laf kalabalığından sonra bir iki öneri.:
- Kontrol sende olsun ama kararında...
- Sadece seni mutlu eden kişiler hayatına dokunacak kadar yakınında olsun...
- Her zaman istediğinin olmayacağını, onların ne istediğinin de önemli olduğunu unutma...
- Ancak herşeye rağmen, birşeyi çok istersen olacağını, buna odaklanırsan mutlaka hayalinin gerçekleşeceği de yaşam stratejin olsun...

Mutlu yılllar...