15 Aralık 2010 Çarşamba

Bam teli insanın neresinde?..



1980’ler… O dönem Ankara’da yaşıyoruz. Kırmızı bir Passat arabamız var. Anneannemler İstanbul’da yaşadığı için yılda ortalama on kere Ankara - İstanbul karayolunda gidip geliyoruz. Elbette o zamanlar otoban yok, iki şehir arası mesafe en az 8 saat.

Arabamızda kasete benzeyen bir cisim çalan bir müzik sistemi vardı. Adını bilmiyorum. Kasetten ziyade kartuşa benziyordu. Dönemin teknolojisi ne isi oydu yani. Yol boyunca iki ‘kartuş’ çalar dururdu. Julio Iglesias ve ABBA. Yani ortalama dört saat Julio, dört saat de ABBA dinlerdik. İşte o ikinci dört saatin içimde dalganlandırdığı duyguları dün gibi hatırlıyorum.

Bu 5 ya da 6 yaşındaki kız çocuğu, aynen şimdi olduğu gibi, o zamanlar da kilometre yaparak müzik dinlemeyi çok severdi. Hele bozkırı arkamızda bırakıp İzmit Körfezi’ni – yani denizi – gördüğümüz o ilk an… Bir de fonda içimi titreten bir ABBA çalıyorsa… Katılırdım mutluluktan.

Demek ki bam telinin yaşı yokmuş!

Babamın parmaklarıyla direksiyonda ritm tutuşu, annemin mırıldanışları, benim o yaşta henüz öğrenmediğim ama süper attığım İngilizce ile şarkılara eşlik edişim, kendimi grubun esmer solisti gibi sahnede şarkı söylerken hayal edişim, o an itibariyle adını bilmediğim bir duygudan diğerine akışım, sadece ama sadece bir şarkı yüzünden nedensizce dökülen gözyaşlarım…

Demek ki bam telinin şartı yokmuş!

‘Kartuşlar’ 33’lüklere, kasetler CD’ye, CD’ler mp3’lere dönüşürken, bir küçük kız genç kıza, genç kız genç bir kadına dönüştü. Elinde anfiye takılmamış bir mikrofon ile odasında ayna karşısında ‘Dancing Queen’ i söyledi, kalabalıkların kendisini dinlediğini hayal etti. İlk aşkının hayalini kurarken “Take a chance on me” ile coştu. Babasını kaybettiğinde “Chiquitita” ile ağladı. Kalp yaralarını “The winner takes it all” ile dağladı. Araba kullanırken “Voules Vous” ile korkusuzca gaza bastı. Bedenler tutuşurken kulaklarında her zaman “Lay all your love on me” çalıyordu. İlk ninnisi “I have a dream” idi; bebeğinin kulağına fısıldadı. Kendi iç sesine “Head over heels” eşlik etti. Nice araba yolculuğuna ise “Angel Eyes”…
Bundan iki gün önce bir ‘mış gibi’ ABBA’yı canlı canlı sahnede dinlerken, aynı duygularla bağıra, ağlaya tepine şarkı söyledi bu küçük kız çocuğu, bu 35’lik koca kadın…

Demek ki bam telinin gerçeği, hayali yokmuş!

Bam telinin yeri, yurdu, doğrusu ya da yanlışı da yokmuş!

İnsanı insan, sizi siz yapan hezeyanlarınızdan ırak bir gününüz olmasın...